14.6.05

İnancın Kaynağı

İnancın kaynağı, niteliği ve içeriğinden daha çok merak edilir oldu.

Müzik notalardan mi doğar, yoksa kuş cıvıltılarından mı?
Bilgi kitaplardan mı çıkar, yoksa fi tarihinde mi girmiştir cilt cilt kitaplara?
Kendimizi dışarı da mı bulacağız, kendimizde mi?
Bugün ipin ucu kaçmış durumda. Bazı şeyleri hatırlamak gerek.

Günümüzde "İnanç" dediğimiz de birşeylerin zamanla dışsallaşmış yansımasıdır. Bu konuda bilgi paylaşmaya çalısan insanlar da çeşit çeşitler. Kimisi beyinde arıyor herşeyi, kimisi de inancı beyinde bulamayacağını seziyor. Bazısı inanmak ister de kitaplarda bulamaz çaresini. "Tanrı vardır çünkü bir 'Tanrı fikri' vardır" diyen ontolojik ispat böylelerini tatmin etmiyor. Kilise dahi ontolojizmi reddetmişti. Bizim geleneğimizde bunun karşılığı şöyledir: İnsanın "Tanrım neredesin?" feryadı, bizzat O'nun varlığının ispatı, bizdeki yankısıdır. Bundan âlâ ispat aramak abesle iştigaldir.

İnanmak bir fikir değil, bir sonuç ve geri dönüşü olmayan bir olaydır. Ne var ki herşeyin bir aslı, bir de gölgesi var. Biz gitgide daha çok gölgelerle yaşıyoruz. Yaşam, ne bildiğimizden cok, ne yaşadığımızla ilgiliyse eğer, birçoğumuz kendimizi yaşamamız gerekenleri yaşayamayacak duruma sokuyoruz. Kapısı açık rutubetli bir hücrede yavaş yavaş çürürken güneşin varlığını tartışıyor,
hayal ediyoruz.

Halbuki tek eksiğimiz güneş ve göremesek de güneşin varlığı burada olmamızdan, üşümemizden, zavallı halimizden belli.

9.6.05

Gizli Kalp

Kalplerimiz

Bir yerlerde gizli

Tek bir kalbin

Arza düşen iki gölgesi.

Nasıl da birlikte çarpmaz,

Nasıl ayrı uyurlar?

19.05.2005